“`html
CHP MYK Toplantısı, Özgür Özel Başkanlığında Gerçekleşti
CHP Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı, parti genel merkezinde, Genel Başkan Özgür Özel’in başkanlığında toplandı.
Saat 12.00’de başlayan toplantının süresi yaklaşık dört buçuk saat olarak belirlendi. Toplantının ardından Parti Sözcüsü Deniz Yücel, MYK gündemi hakkında bir basın toplantısı düzenledi.
Deniz Yücel, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum’un; “Türkiye’nin önemli değerlerinden biri olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bir kez daha adaylık yolu açmak, bu istisnai durumlardan sayılabilir. Bu kararın Türkiye için hayırlı olacağına inanıyorum” şeklindeki açıklamalarına yanıt verdi.
“SORUNLAR SANKİ BAŞKA BİR ÜLKEDE YAŞANIYORMUŞ GİBİ…”
Yücel, konuşmasında şu ifadeleri kullandı: “Memleketin mevcut sorunları, başta ekonomik kriz olmak üzere hayat pahalılığı, toplumsal şiddet, bebek ölümleri, kadın cinayetleri, iş kazaları, işsizlik ve mülteci sorunları, sanki başka bir ülkede yaşanıyormuş gibi göz ardı ediliyor. İktidarın tek derdi, Tayyip Erdoğan’ı yeniden seçtirebilmek. Ne yani; ‘Liderlik deneyimine ve yetkinliğine ihtiyaç duyulan dönemlerde cumhurbaşkanı tekrar aday olabilir’ demekle sorumluluklarından kaçabiliyorlar mı?”
Yücel, ayrıca şunları dile getirdi: “Bu milletin Tayyip Erdoğan’ın liderlik yetkinliğine artık ihtiyacı yok. 2023 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde halk, Erdoğan’ı istemediğini net bir şekilde belirtti ve ona sarı kart gösterdi. 31 Mart 2024 yerel seçimlerinde de AKP ve Erdoğan’a ikinci kez aynı şekilde sarı kart göstererek onları ikinci parti haline getirdi. Bu sürecin sonunda, aslında kırmızı kart gösterilerek oyun dışı kalma durumu söz konusu. İlk seçimde, sandık geldiğinde AKP ve Erdoğan bunun sonuçlarına katlanmak zorunda kalacak.”
Yücel, devamında şu noktalara değindi:
“AKP, TEHLİKEYİ HİSSEDİYOR VE CHP’Yİ HEDEF ALIYOR”
“Hükümet, CHP ve CHP’li belediyeleri hedef alarak, iş gücünü tamamen elden çıkarmış bir yaklaşım sergiliyor. 31 Mart yerel seçiminden sonra ilk iş olarak, belediyelerin SGK ve vergi borçlarını İller Bankası gelirlerinden tahsil etmek için bir düzenleme yaptılar. Yıllarca ‘İtibardan tasarruf olmaz’ diyerek, iktidarın tüm kaynaklarını kendi yandaşlarına aktarırken lüksten ödün vermeyen AKP, şimdi ‘Tasarruf Tedbirleri’ masalıyla işçi ve emekçilerin sırtına yük bindirmeye çalışıyor. Seçilmiş belediye başkanlarına, asılsız iddialar ve uydurma delillerle saldırarak göreve son verdiler.”
“Kayyum atayarak halk iradesini gasp etmeye yönelik adımlar attılar. Esenyurt’ta Ahmet Özer, Ovacık’ta Mustafa Sarıgül başta olmak üzere birçok şehirde, halkın oylarıyla seçilen belediye başkanları görevden alındı. Sonrasında, yayımlanan bir Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile belediye şirketlerinin SGK ve vergi borçlarından kesintiyi düzenlediler. Ayrıca, Millî Eğitim Bakanlığı tarafından, CHP’li belediyelerin açtığı kreşlerin kapatılma bahsindeki girişimler, yetkililerin ne kadar kaygılı olduğunu gösteriyor.”
“DEMOKRASİ AÇISINDAN KABUL EDİLEMEZ”
SGK ve vergi borçlarının tahsil edilmesi gibi düzenlemelerin, yerel seçimlerin ardından mı akıllarına geldiğini sordu. Tasarruf ihtiyacı var ise, buna yönelik önlemler neden şimdi düşünüldü? İktidar yetkililerine soruyorum: CHP’li belediyelerin, çocukların uygun ücretlerle bakılmasını ve annelerin aile bütçesine katkı sağlamasını hedefleyen kreş projeleri neden rahatsız ediyor?
Bu tüm adımlar, AKP’nin 31 Mart yerel seçimlerinin sonuçlarına ne kadar katlanamadığını ve halkın seçtiği CHP’li belediye başkanlarının başarılı çalışmalarından, sorunlara çözüm bulmalarından ne kadar korktuğunu net bir biçimde ortaya koymaktadır. 21’inci yüzyılda kayyum uygulaması, demokrasiyi ihlal eden bir durumdur. Demokrasiye inanan herkesin, kayyum uygulamalarına itiraz etmesi şarttır. Geçtiğimiz hafta, 81 İl başkanımız Ege’den, Karadeniz’den ve Anadolu’nun farklı köylerinden Esenyurt’a destek verdiler. Bu destek, aslında demokrasinin savunulmasına yönelik bir adımdır.”
“SANA YILMAZ TUNÇ DİYORUM…”
Bugün, Adalet Bakanı olarak hukuku siyasetin aracı haline getirmeye çalışan Yılmaz Tunç’a bir çift sözüm var: CHP Genel Başkanı’na, Türkiye’nin en büyük muhalefet partisinin liderine dil uzatmak senin haddini aşar. Atanmış bir kişinin, seçilmiş birine ses çıkarması, açıkça hadsizlik ve şuursuzluktur. Önceki Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu hakkında açılan davanın duruşmasından önce, bakanlığının kurduğu cümleler kayıtlara geçmiştir.
Son günlerde, hem Genel Başkanımız Özgür Özel hem de Kılıçdaroğlu hakkında bu şekilde ifadeler kaydedildi. Tunç, tarafsız ve bağımsız yargının temsilcisi olarak hareket etmemektedir. Hükümete yakın bir kişinin, bakanlık görevini kötüye kullanması, hukukun üstünlüğü açısından kabul edilemez bir durumdur. Bu ülkenin Adalet Bakanı olduğunu unutmamanı hatırlatırım.
“YASAYA AYKIRI BİR DURUM…”
Geçtiğimiz hafta, Genel Başkanımız Özgür Özel hakkında bir soruşturma başlatıldı. Genel Başkanımız, ülkenin Anayasası’ndaki hukuk devleti ilkesine vurgu yaptığında, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek’in rahatsız olduğunu ifade etti. Gürlek, geçmiş dönemde, siyasi davalarda özel olarak atanan bir kişiydi ve adalet sistemindeki sorunlar nedeniyle eleştirilen bir isimdir.
Özel’in Gürlek’e yönelik “Hukuk ve Anayasa çerçevesinde hareket et” uyarısına karşılık, derhal soruşturma başlatıldı. Bu durum, bakanlık görevini yargı mensubu olarak kullanmanın yasaya aykırı olduğunu gösteriyor. Partimiz, Hakimler ve Savcılar Kurulu’na itirazda bulunacaktır. Bu başvurunun sonuçlarına göre, yargı sürecini başlatacağız.
“`